30 Kasım 2012 Cuma

Eyfel Kulesi




Eyfel Kulesi Paris'deki demir kule. Kule, aynı zamanda tüm dünyada Fransa'nın sembolü halini almıştır. İsmini, inşa ettiren firma olan Gustave Eiffel'den alır. En büyük turizm cazibelerinden biri olan Eyfel Kulesi, yılda 6 milyon turist çeker. 2002 yılında toplam ziyaretçi sayısı 200 milyona ulaşmıştır.

Eyfel Kulesi 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir. Aslında kulenin mimarı Gustave Eiffel değil, İsviçreli Maurice Koechlin 'in siparişi üzerine tasarlayan Stephen Sauvestre'dir. Meslektaşı Emile Nouguier ile beraber ilk tasarımları yapmıştır. Kulenin, 7.739.401 Frank 31 Sent tutan inşaat masrafları, Gustave Eiffel'in tahminlerinin 1 milyon frank üstündedir. 1889 yılındaki açılış tarihden önceki 5 ayda 1,9 milyon kişi ziyaret edince, yıl sonuna kadar toplam masrafın 3/4'ü çıkartılmıştır. Böylelikle Eyfel Kulesi, daha başından, kazanç sağlayan bir şirket görünümüne bürünmüştü.
3.000 işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirdi. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o günün şartlarında şaşırtıcı bir durumdur.
Ancak kule, onu bir utanç lekesi olarak gören Paris halkının tepkisini de çekmiştir. Bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi Paris'in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. Böylelikle devrin sanatçı ve edebiyatçı çevresinde bir kampanya başlatılmış, bu kampanya süresince ünlü sanatçıların imzaladığı bildiriler dağıtılmıştır. Bugün ise Eyfel Kulesi, Dünya'nın en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilir. Parisliler onu Demir Bayan olarak adlandırırlar. İlk başlarda Eiffel, Kule'ye sadece 20 yıl için müsaade almıştı. Dolayısıyla, 1909 yılında kulenin sökülmesi gerekiyordu. Ancak kule, iletişim için çok uygun yüksekliğe ulaştığından ve yeni yüzyılda Atlantik ötesi haberleşmeye imkân tanıdığından, kalmasına izin verildi.

Eyfel Kulesi 300 m yüksekliktedir. Zirvesindeki televizyon vericileri 27 m daha yükseklik kazandırır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan çelik yerine demirden inşa edilmiş, özel teknikler sayesinde günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir.
200.000 metrekare alanda bulunan Eyfel Kulesi her 7 yılda bir, 60 ton boya ile boyanır. Bu çalışmada 25 boyacı görev yaparken, çalışma 15 ay sürer. Bu işlem sırasında 1.500 fırça, 5.000 zımpara kağıdı ve 1.500 iş tulumu tüketilir. Ayrıca güvenlik maksadıyla toplam 50 km güvenlik halatı, 20.000 metrekare koruyucu ağ kullanılır. Boyama maliyeti yaklaşık 3 milyon avro tutar. Zaman içinde kulenin rengi kırmızımsı kahveden, sarımsı kahveye, daha sonra kestane kahvesinden bugünkü bronz tonuna dönüşmüştür. Kule 3 renk tonunda boyanır. En açık renk zirvede kullanılırken, en koyusu zeminde kullanılır.
Manzara platformları
Kamuya açık platformlar 57 m, 115 m ve 276 m yükseklikte bulunur.
Ziyaretçiler, üç asansörle kuzey, batı ve doğu kanatlarından ilk iki platforma ulaşır. İlk ve ikinci katlarda lokantalar mevcuttur. Ayrıca ilk katta, Eyfel Kulesinin tarihinin anlatıldığı bir sergi bulunur. En üst platforma ulaşmak isteyen bir ziyaretçi, ikinci katta aktarma yapar ve başka bir asansöre geçer. En üst platform hem çatılı hem de üstü açık bir alana sahiptir.
Kulenin açılışından sonra, ilk platforma kadar 50 yolcu taşıyan iki hidrolik asansör kullanıma girmişti. Bunlar için gerekli hidrolik presler 16 sütuna monte edilmişti. Kuzey kanadından başka bir asansörle ikinci kata ulaşılıyordu. 2. Dünya savaşı sırasında, işletim sistemindeki hasarlar sebebiyle bunlar devre dışı kalınca, Adolf Hitler kuleye yaya olarak çıkmak zorunda kalmıştı.

Eyfel Kulesi Belgeseli



29 Kasım 2012 Perşembe

Pisa Kulesi


Çoğumuzun tanıdığı, yana yatıklığı ile ünlü Pisa Kulesi, bu eğik duruşunun altındaki çürük zemine borçlu. Şaşırtıcı olan bu eğikliğin kulenin yapımından sonraki herhangi bir depremde gerçekleşmiş olmayıp, inşası sırasında ortaya çıkmasıdır. Yani mimar (yada mimarlar) işe başlamışlar, birkaç kattan sonra yapı bir taraftan zemine batmaya başladığı halde, çeşitli kesintilerle de olsa inşaata devam etmişler. 177 yılda ve üç aşamada yapılan kulenin hayli ilginç hikayesi var.

Tarihçe

Tarihi Pisa kentinin askeri başarılarının ve zenginliğinin dorukta olduğu bir dönemde, 12. yüzyılın ikinci yarısında kilise ileri gelenleri Miracoli Meydanı'nda 3 anıt yapının yapımına karar verdiler. Bunlardan biri büyük bir katedral olan Duomo, diğeri Vaftizhane, üçüncüsü ise Çan Kulesi idi. Çan kulesinin giriş kapısının üzerinde belirtilen yapıya başlangıç tarihi 9 Ağustos 1173’tür. Kulenin mimarı, tamamlandığında ancak 54m’ye yükselebilen kulenin 100m yükselmesini planlamaktaydı. Bu nedenle 700m3 kırma taş ve harçtan oluşan, duvar kalınlığı 3.57m’yİ bulan, spiral biçimli bir temel inşa edilmişti. Kule konstrüksiyonunun ana malzemeleri mermer ve kireç taşıydı. Kulenin ilk katı sağır kemerli duvarlardan ve bunların önündeki klasik başlıklı sütunlardan oluşuyordu. Kule, 1178'de konstrüksiyon 3. kata ulaştığında batmaya başlamıştır. Bunun nedeni 3m’lik temelin, zayıf, stabil olmayan, ince kum, kil ve deniz kabuklarından oluşan bir zemine oturmasıdır. İki nehrin kavuştuğu lagün üzerinde yer alan Pisa kentinin alüvyonlu toprağı, inşaatlar için zayıf bir zemin oluşturmaktadır. Bu da tasarımın daha baştan kusurlu olması demekti. Bunu takiben konstrüksiyon yaklaşık bir yüzyıl durmak zorunda kaldı. Çünkü Pisa'lılar sürekli olarak Cenova, Lucca ve Floransa ile savaşıyorlardı. Bu gecikme, alt zemin toprağının yerleşmesi için zaman kazanılmasını sağladı. Aksi durumda kule büyük İhtimalle devrilecekti. 1198te bitmemiş konstrüksiyonun üçüncü katına saatler geçici olarak yerleştirildi. 1272'de Camposanto'nun mimarı Giovanni di Simone, İşe bırakıldığı yerden başladı. Mühendisler, eğimi dengelemek için yüksek katlarda bir tarafın kat döşemelerini diğer taraftan daha yüksek olacak biçimde inşa ettiler. Bu da kulenin diğer tarafa meyletmesine yol açtı. 1278'de yedinci kata ulaşıldığında yapı güneye 1 derece (80cm) yatmıştı. 1284'de Pisa'lılar, Melorya Savaşı'nda Cenova'l ılara yenildiğinde kulenin yapımı gene durdu. Yedinci kat 1319'da tamamlandı. Çan odası 1372'ye kadar eklenmedi. Bunu, kulenin Romanesk stilini çan odasının Gotik elemanlarıyla başarılı bir şekilde kaynaştıran Tommaso di Andrea Pisano inşa etti. Güneye doğru eğimi dengelemek amacıyla yedinci kornişten itibaren güney tarafına 6 basamak, kuzey tarafına 4 basamak eklediler. Çan odasında, her biri bir notaya denk gelen 7 çan bulunmaktaydı. 1372 yılında kule, yaklaşık 55m’yi bulan 8 katıyla sonunda tamamlanmıştı.
Çözüm Arayışları
          Geçen yüzyıllar boyunca mimar ve mühendisler, Pisa Kulesi'nin eğimine çözüm getirmek için çeşitli girişimlerde bulundular. 1838 yılında mimar Alessandro Della Gherardesca, kulenin çevresine gömülü temel basamaklarını ve sütun kaidelerini ortaya çıkarmak için catino denen bir yürüme yolu kazdı. Catino güney tarafında su seviyesinin altında kaldığından, kazı suyun içeriye dolmasına neden oldu ve bunu takiben kule, yarım derece daha yattı, 1911’den itibaren gerçekleştirilen teodolit okumaları eğer daha önce gerçekleşmezse kulenin 2050’de yıkılacağını öngörüyordu. Kulenin aslında nasıl olup ta yıkılmadığı merak konusudur. Kurtarma çalışmaları başlamadan önce yapılan bir bilgisayar modellemesinde, sanal eğim gerçek eğjme ulaşamadan kulenin bilgisayar modelinin yıkıldığı gözlenmiştir. (Gerçekte dikeyden 5,5 derece sapma vardı, halbuki model 5,44 derecede yıkıldı.) Kurtarma çalışmalarında önemli rol alan inşaat mühendisi John Burland, kulenin bugüne kadar yıkılmamasının nedenini kulenin 14,500 tonluk kütlesi olduğunu söylemiştir, Sonunda 1990 yılında kule güvenliği sağlama ve restorasyon çalışmaları için kapatıldı. 2001'e kadar süren restorasyon sonucu yapının eğimi azaltılarak 1838'deki durumuna geri döndürüldü. 1993'de kulenin eğikliği 4,47metreyle rekor düzeye ulaşmıştı. Yapılan kurtarma çalışmaları sonucu 2001 yılında eğimin 4,10 metreye düşmesi sağlandı. Pisa Kulesi kurtarma çalışmalarına rehberlik etmiş olan Prof. Michele Jamiolkowskİ,  1700'lü yıllardan bu yana kuledeki eğim değişikliğinin ilk defa durduğunu, 3,99 metreye inmiş olan eğimin sabitlik kazandığını kamuoyuna açıkladı. Böylelikle kulenin bir 300 yıl daha güvenle ayakta durması öngörülmektedir.
Kurtarma Çalışmaları
          Pisa Kulesi'ni eğilme hareketi 1918’den beri yılda 1 - 1,2mm olacak şekilde yavaşlamışken, 1990 da eğimde kaydedilen hareket artışı sonucu yıkılma tehlikesi açıkça ortaya çıktı. Kule halka kapatıldı ve Torino Teknik Üniversitesi'nden Prof. Michele Jamiolkowski, kurtarma çalışmalarıyla görevlendirildi. Yıkılma tehlikesiyle kapatıldığı 1990 yılından itibaren çeşitli kurtarma çalışmaları söz konusu olmuştur. 1992 Mayısında kule,taşıyıcı mermerde gözlenen tehlikeli çatlaklar nedeniyle 2. kattaki çelik kuşakla güvenceye alındı. Bu çelik kuşaklardan 18 tane kullanıldı.
1993 Temmuz'unda, güneye doğru dönmeyi durdurmak amacıyla temelin kuzey tarafına 600 tonluk kurşun külçelerden oluşan bir denge ağırlığı konuldu. Kulenin eğiminde bu çabalar sonucu milimetrik düzelme (1993'te 1cm) oldu. 1995'te dikey yönde 40m derini iğe yerleştirilen toprak ankrajları, kurşun ağırlıkları destekleyince eğilme hareketi durdu.
          Eğimli yöndeki zeminin beton enjeksiyonlarıyla desteklenmesi ve zeminin dondurulması gibi denemeler başarısızlıkla sonuçlandı. Hatta eğilmeyi artırdı. Ancak denge ağırlığı 870 tona çıkarılınca eğilme durdurulabildi.
          Çeşitli tartışmalar sonucu kurtarma çalışmalarına ara verildi. 1997'deki deprem üzerine önlemler üzerine gene konuşulmaya başlandı.
          1998'de kurtarma komitesi yeniden toplandı. 1998'de kule, eğim yönündeki temellerin yükünü azaltacak, kuzey tarafındakileri ise yükleyecek şekilde 2 çift çelik halatla desteklendi, "pantolon askısı" diye adlandırılan halatlar üçüncü katın iç duvarına saptandı.
          Kurtarma komitesi sonunda bir önlem üzerinde anlaştı; zemin boşaltma metodu. Yıllar boyunca kurtarma çabaları kulenin güney tarafının desteğe ihtiyacı olduğu tahminine dayanıyordu. İnşaat mühendis John Burland, çözümün kuzey tarafındaki zeminin altında olduğunu gördü.
          Toprak öncelikli olarak iki katmandan çıkarıldı; en üstteki kumlu toprak katmanından ve ikinci olarak deniz kili katmanından. Kumlu toprak kalktığında zemin sıkıştı ve kil daha güçlü bir temel oluşturacak biçimde zemini sağlamlaştırdı. Bu toprak boşaltma işlemi için 1999 da kulenin kuzey kısmının altına, toprağa uzun oyuklar açı İdi. Her biri 21 cm. çapında olan deliciler, dışındaki hiçbir şeyi bozmadan toprağı çıkardılar. Delici makine çıkarılırken oluşan oyuk toprağın yavaşça çökmesiyle kapandı. Daha sonra zemin bir beşik gibi yerleşerek kulenin hafifçe kuzeye doğru yönelmesini destekledi. Bu metodu kullanarak mühendisler eğimi 45cm geri çekmeyi başardılar.
Strüktüre Yönelik Çalışma
          Burland toprak çıkarma işiyle ilgilenirken, Giorgio Macchi adlı strüktür mühendisi yapının strüktürel zayıflığıyla uğraşıyordu. Mermer cephe yalnızca 25cm kalınlığındaydı ve bunun arkasında taş ve kilden oluşan strüktürü ciddi biçimde zayıflatan bir konglomera bulunmaktaydı. Özgün ahşap iskele nedeniyle oluşan mermer duvarların İçindeki oyuklar duvarın zayıflamasına katkıda bulunmuştur. Eğimin yarattığı gerilim, özellikle bu ince cephe nedeniyle doğmuştur. En büyük gerilimler, ikinci katın güney tarafında, bir kapı girişinin merdivenle kesiştiği noktada oluşmuştur. Eğer yapı çökecek olsaydı, bunun başlayacağı nokta burası olacaktı. 1992'de bir düzine plastik kaplamalı çelik kiriş, kritik ikinci katı çepeçevre koruyucu bir zırh gibi sıkıca sararak çatlakları durdurmayı amaçladı.
          Kule istenen eğim derecesine gelip, ölçümler eğilme hareketinin durduğunu gösterince denge ağırlıkları ve güvenlik halatları kaldırıldı. Stabiliteyi iyileştirmek için catino'nun katındaki eski beton kuşak temele bağlandı.
          Bütün bu çalışmalar sonucu 1838'deki eğim derecesine geri dönen Pİsa Kulesi, kendisini meşhur eden bu eğikliğini bir 300 yıI daha güvenle koruyacak.
Pisa Böyle Kurtuldu
          Her gün eğilen ünlü kuleye önce 870 ton ağırlık kondu. Gövde, çelik halatlarla bağlandı. Altındaki toprak oyuldu ve halatlar çekildi.
1 - 1989'dabir milyon ziyaretçinin basamaklarını zorlukla tırmandığı kulenin, tehlike çanlarının çalması üzerine Ocak 1990'da kapatılarak kurtarma operasyonu için uluslararası bir komite kuruldu ve hazırlanan plan uygulamaya konuldu.
2 - İlkin kulenin alt kısmındaki eğik tarafın tam karşıtı olan kuzey bölgesine 870 ton ağırlığında kurşun kalıplar konuldu. Böylece eğikliğin daha da ilerlemesi durduruldu. Bunun ardından kule, çelik halatlarla başka noktalara bağlandı.
3 - Üçüncü aşamada kurşun ağırlıkların konulduğu bölgenin altı kazınarak, toprağı alındı. Ve çelik halatlar karşı taraftaki denk ağırlıkta bağlandığı iki ayrı bölgeden çekilerek, kulenin eğikliği 5.5 dereceden 5 dereceye düşürüldü. Kule için geçen 12 yıl zarfında bugüne kadar 55 milyar İtalyan lireti (yaklaşık 38 trilyon TL) harcandı.
          "Pisa kulesinin mimarı hakkında çelişkili bilgiler vardır. Yıllarca kule tasarımı Guglie Imo ve Bonanno Pisano'ya atfediliyordu. (Bonanno Pisano 12.yüzyılın tanınmış Pisa'lı sanatçısı, Pisa Duomo'da kullandığı bronz kalıplarıyla ünlenmiş.) Pisano 1185’te Sicilya'ya gitmiş, Pisa ya yıllar sonra gelmiş ve kendi kentinde ölmüştür. Mezarı, 1820 yılında kulenin ayağında bulunmuştur. Bununla beraber son araştırmalar kulenin asıl mimarının Diotisalvi olduğuna işaret etmektedir. Diotisalvi'nin Pisa'da inşa ettiği vaftizhane ve başka yapılanı konstrüksiyon benzerliği bunu düşündürmektedir."
Ölçülerle Pisa Kulesi
* Yükseklik: 58,36m (temelden), 55m (zeminden) 8 kat,
* Temel dış çapı: 15,484m
* Temel iç çapı: 7,368m
* Eğim derecesi: Dikeyden 3,97 derece (dikeyden 3,9m sapma) 2008 deki durum
* Duvar kalınlığı: Temelde 4m, en üstte 2,4m
* Ağırlık: 14,700ton
* Çan sayısı: 7 (her biri bir notanın sesini veriyor.)
* Çan kulesine çıkan basamak sayısı: 296 adet.

Pisa Kulesi Tanıtım Videosu (İngilizce)

28 Kasım 2012 Çarşamba

Tac Mahal


  Tac Mahal, Babür İmparatorluğu'nun 6. hükümdarı Şah Cihan (Şah-ı Cihan:Dünyanın Şahı) (1593-1666) tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan'ın Agra şehrinde, Jumna (Yamuna) Nehri'nin kıyısında yaptırılmıştır. (Babür Şah'ın Hindistan da kurduğu Türk İmparatorluğu,Hindistan'da 332 yıl (1526-1858) egemen oldu.)
Bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur'a giden Şah Cihan'a, dokuz aylık hamile olmasına rağmen her zamanki gibi eşi Mümtaz Mahal (Ercümend Banu Begüm) de eşlik etmişti. Mümtaz Mahal, 14. çocuklarını doğururken öldü.(1631)Şah Cihan, eşinin ölümünden sonra 2 yıl yas tuttu. Artık devlet işlerine ilgisini kaybeden hükümdar, teselliyi sanat ve mimaride buldu. Eşinin ölümünün ertesi yılı 1632'de Tac Mahal'in temeli atıldı.

Yapımı
Efsaneye göre yapımı bittikten sonra, türbe işçilerinin kolları aynı yapıttan bir tane daha yapılmaması için kesilmiştir. Bugün Hindistan'ın en fazla turist çeken bölgesi. Ancak çevresinde oluşan çarpık yapılaşma, bu tarihi yapıtın geleceğini tehdit ediyor. Bulunduğu şehrin bir çok noktasından açıkça görülebilen Tac Mahal, Türk-İslam Mimarisi'nin en önemli yapıtları arasında yer almaktadır.
Dünyada aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe, Şah Cihan'ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Ercümend Banu Begüm'ün doğum sırasında ölümü üzerine, onun anısına yaptırılmıştır.(Çocuk doğururken ölen kadınların kutsal olduğuna inanılır.)
Yapının mimarları; Mimar Sinan'ın talebelerinden Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapımı için Şah Cihan tarafından İstanbul'dan davet edilmişlerdi. 1632'de inşasına başlanan eser, 20 yıl sonra 1652'de tamamlanmıştır.
Tac Mahal'in yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmıştır. Aynı mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmış ve 1648 yılında tamamlanmıştır
Kubbe üzerinde altınlı bir alem vardır. Türbenin beyaz mermerden 4 minaresi vardır. Anıtın dört yanına Hattat Serdar Efendi tarafından Yasin suresinin tamamı yazılmıştır.
İnşaatta çok sayıda ustanın da yanı sıra, günde 20 bin işçinin çalışmasıyla türbe 1643'te, çevresindeki avlu ve yapılar 1649'da bitirildi. Tac Mahal, 20 yılda 1652'de bütünüyle tamamlandı.
Agra ilinin dışında Yamuna Irmağı'nın kıyısında, 305x580 metre ölçülerinde dikdörtgen avluda yer alan Tac Mahal, dört cephesinin ortalarında 33 metre yüksekliğindeki taç kapılarıyla 75 metre yüksekliğindeki anıt kubbeyi çevreliyor.
İç mekanı örten 30 metre yüksekliğindeki alt kubbeyle üst kubbe arasında türbe mekanı kadar ölü hacim var.
Mümtaz Mahal ve Şah Cihan'in sandukaları üst katta, kubbenin altındadır. Sandukaların bulunduğu yerdeki kubbede insan ağzından çıkan her ses 7 kez yankılanacak şekilde bir akustiğe sahiptir. Şah'ın ve eşinin asıl lahitleri ise, en alt katta bulunmaktadır.
Tac Mahal'in yüz binlerce akik, sedef ve firuze gömülü olan duvarlarında ayrıca 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta ve 50 adet çok iri inci vardır.
Romantik görünüşü ile herkesi büyüleyen, Doğulu Batılı birçok ünlü yazar ve şaire ilham kaynağı olan Tac Mahal, mehtaplı gecelerde aydan bile daha parlak görünür.
Tac Mahal, 1983’ten bu yana UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'nde yer almaktadır.
En Yaygın Efsane
Efsaneye göre kubbeyi desteklemek için yapılan iskele, kubbeden daha fazla masraf ve iş gücü gerektirmişti. İnşaatın bitimine yakın Şah Cihan'a iskeleyi sökmenin 5 yıl alacağı bilgisi verilmesi üzerine Şah Cihan, herkesin söktüğü tuğlanın kendisine kalacağı şeklinde bir emir yayınlamış ve iskele bir gecede sökülmüştü.


Tac Mahal Belgeseli